2 Ocak 2013 Çarşamba

Diktatörleri Deviren Sosyal Medya




Arap dünyasında son iki yıldır hiç kimsenin tahmin edemediği değişimler yaşandı. Herşey Tunus'ta bir işportacının diktatörlüğü temsil eden kadın bir zabıta memuresinden yediği tokadın ezikliğine dayanmayarak kendini yakmasıyla başladı.



Önce Tunus sokakları alevlendi daha sonra Mısır, Libya, Ürdün, Bahreyn ve Suriye de halk ayaklanmaları başladı. Tunus ve Mısır'da sokaklara inen milyonlar diktatörleri devirmeyi başardı. Sivil demokrasiye geçtiler. Bu ülkelerde yumuşak bir geçiş oldu. Libya'da ise aylar süren kanlı bir iç savaştan sonra devrik lider Muammer Kaddafi'nin öldürülmesiyle yeni sürece geçildi. Libya halkı bedeli ağır olsa da 42 yıldır ülkeyi yöneten Kaddafi'den kurtuldu.
Suriye'de ise bir yılı aşkın bir zamanda Baas rejimine karşı demokrasi mücadelesi devam ediyor. Devlet Başkanı Beşşar Esad muhalif halkı silah ve şiddet kullanarak bastırmaya çalışıyor. Şimdiye kadar 42 bin insan öldü. Ancak Esad da gidecek gibi.
Peki nasıl oldu da yüz yılı aşkın bir zamandır diktatörlerin yönetimleri altında inim inleyen Arap halkları "yeter artık" deme noktasına geldi. Dünya Arap Baharı olarak yaşanan sürecin aslında bir Sosyal Medya Devrimi olduğunu düşünüyor. Önce Facebook, youtube ve ardından twitter ile birlikte interneti yoğun bir şekilde kullanan Araplar başkalarının da kendileri gibi düşündüğünü görünce daha cesur davranmaya başladılar. Sosyal medya üzerindeki dayanışma daha sonra meydanlarda bir araya toplanıp yüzbinlerce kalabalıkları oluşturmakla sonuçlandı.
Mısır'da Tahrir meydanında 1 milyon insan toplandı. Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek silah kullanarak halkını yıldıramayacağını anlayınca koltuğunu bırakmak zorunda kaldı. Tunus'ta devlet başkanı Zeynel Bin Abidin ülkesini terk ederek kaçmak zorunda kaldı.
Şüphesiz bu insanların bir araya gelmesinde sosyal medyanın ve gelişen iletişim teknolojilerinin etkisi tartışılmaz. Arap halkları artık dünyanın başka ülkelerinde hayatın nasıl şekillendiğini çok iyi biliyorlar. Mesela Suriye ve Libya'ya gittiğimizde yaptığımız görüşmelerde yetkililer geçiş sürecinde Türkiye'yi model ülke olarak seçtiklerini dile getirdiler. Yani Türkiye'de yaşanan demokrasi süreci şimdi Arap halklarına iyi bir örneklik teşkil ediyor.
Son 10 yılda AK Parti iktidarıyla birlikte yaşanan değişim El Cezire ve başka yayınlar üzerinden Arap halkları tarafından yakından takip edildi. Türkiye'deki değişimi gören Arap halkları "Türkler yapıyor biz neden yapamıyoruz" şeklinde düşünmeye başladılar.
Tabi Arap dünyasında yaşanan süreci sadece sosyal medyaya bağlayamayız. Ama bir gerçek var ki o da sosyal medyanın bu süreci hızlandırdığıdır.
Eskiden diktatörler, baskıcı yönetimlerini çeşitli yasaklama yollarına giderek gizliyorlardı. Mesela Arap ülkelerinde özel medya sektöründen bahsetmek olanaksızdı. Böyle bir ortamın oluşmasına izin verilmiyordu. Ancak El Cezire'nin yayına başlaması ve internetin insanların evlerine ve cep telefonlarına girmesi 21. yüzyılın başında bütün hesapları alt üst etti. Kimsenin beklemediği devrimler gerçekleşti. Arap Baharı yeni yüz yılın en büyük tarihi olarak şimdiden tarihe kaydedildi. En son hangi ülkede duracağı belli değil.
Sadece Arap ülkelerinde değil artık bütün dünyada sosyal medyanın etkisi tartışılmaz. Zira sosyal medya hiç bir şeyin gizli kalmasına izin vermiyor. İnsanlar siyasi ve ekonomik gelişmelerle ilgili veya günlük rutin uygulamalarla ilgili tepkilerini anında sosyal medyada gösteriyorlar. Örneğin Türkiye'de açıklandığında pek gazetelerde tartışılmayan okullarda kıyafet serbestliği konusu sosyal medyada konuşulunca gündemin ilk sırasına girdi. Gazete ve televizyonlarda yeniden tartışılmaya başlandı. Politikacılar artık konuşmalarında sosyal medyadaki tepkilerden bahsediyorlar. Bu da sosyal medyanın yeni ve etkili bir başka mecra olduğunu gösteriyor. Bu mecra özellikle akıllı telefonların yaygınlaşmasıyla önümüzdeki yıllarda daha çok konuşulacağa benziyor. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder